Aslında gezi yazılarını taze taze yazmak çok daha iyi ama ancak bu güne kısmetmiş. Geçen sene mart ayının ilk haftası Hollanda'dan kız ve erkek kardeşim gelmişti. Bir pazar günü hep beraber Cumalıkızık köyünü ziyaret etmeye karar verdik. Sabah kahvaltıyı evde yaptıktan sonra biraz internette ne var ne yok diye baktık ve yola çıktık. Yıldırım ilçesinde kaldığımız için Cumalıkızık bize yakın. Kestel yolu üzerinde Otosansit'i geçince hemen sağ taraftan köye ayrılıyorsunuz.
Köyün girişinde üstte gördüğünüz fotograftaki köy meydanı çıkıyor karşınıza. Koca bir çınar ağacında dayalı bir yazı dikkati çekiyor ilk başta."Cumalıkızık 700 yıllık bir Osmanlı köyüdür. 13. yüzyıl sonlarında Tokat yöresinden gelen yedi Kızık beyi, Ertuğrul Gazi'den yedi kara keçili kızı, çeyiz olarak da yedi köy isterler. Bu teklif istişare sonucu uygun bulunur. Böylelikle: Bayındırkızık, Dallıkızık, Cumalıkızık, Derekızık, Hamamlıkızık, Değirmenlikızık ve Fidyekızık adıyla yedi köy kurulur." Köy meydanında burada üretilmiş birçok lezzetli ürünü alabilirsiniz..
Meydanda biraz sağa sola baktıktan sonra köyün içine daldık. Hava soğuk olmasına rağmen yine de kalabalıktı. Şehrin gürültüsünden uzak, ufak taşlarla bezenmiş sokaklarda gezinmek ve tarihi içine çeke çeke etrafa bakmak insana ayrı bir haz veriyor. Ah biraz daha fazla güneş olsaydı resimlerim çok daha güzel çıkacaktı eminim.Köy meydanında bir de ufak müze varmış ama orayı unuttuk. Artık bir sonrakı sefere diyelim..
Cumalıkızık denildiğinde akla 'cin aralığı' gelir. Biz gelmişken orayı görelim dedik. Bu aralık iki sokak arasında bulunan çok dar bir geçittir, ancak bir kişi geçebilir. Nette bulduğum bir alıntıyı da koymak istiyorum. Televizyonda köylüye sunucunun sorduğu soru ve cevabı:
Sunucu :Bu sokağın adı nerden geliyor amca.
Amca :Cin aralığı ismi Yunanlıların Cumalıkızığı işgali sırasında konulmuştur
Yunan askerleri köyü basar ve heryeri yağmalar bazı köylüleri kovalamaya başlar bu sırada dağda bulunan eşkiyalarda köyden haber bekler bu sokak dağa çıkarmış ve köylüler cin sokağından dağa çıkar eşkiyalara haber verir yunan askeri bu aralığı görmez ve geri döner.KORKARAK burda cin var zannederler köyün lanetli olduğunu sanırlar dağa kaçan köylüler eşkiyalara haber verir Eşkiylar Yunan askerini gafil avlar ve köyü kurtarır.
Soğuk havada 2-3 saat köyü gezdikten sonra gözleme yemeye karar verdik. İlk önümüze gelen yere girelim demiştik ve kısmetimize de çok hoş bir yer denk gitti. Güzel havalarda bahçesinde bulunan masalara servis yapıyorlarmış. Kapıda ayakkabı görünce biz de ayakkabılarımızı çıkarıp tek katlı ahşap eve girdik. Kömür sobası ile ısınan büyük bir oda, sag tarafta cam kenarında boydan boya sedir ve birkaç tane yer sofrası.Sol tarafta mutfak bölümü, bir teyze ve bir de genç bayan oturmuşlar, birisi mantı açıyor, diğeride gözleme yapmak için hazırlıklarını yapıyordu. Ortaya bir mantı, çay ve birer gözleme istedik. Sağ olsunlar çayda semaverde geldi ve el açması gözleme olduğu için bir tanesi bile tıka basa doyurdu. Köyün her yerinde gözleme ve mantı yeme imkanınız var bu arada. Ayrıca pazar günleri genelde kahvaltıya gidiliyormuş. Zaten bir sonraki gidişimiz umarım daha güzel bir günde olur çünkü bu güzelliği bir de etraf yeşilken seyretmek lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder