15 Şubat 2009 Pazar

Baris'siz 10 yil

Alla beni pulla beni al koynuna yar
Gözüm senden baskasini görmez oldu yar
Gönlüm senden bir sey ister nasil desem yar
Alla beni pulla beni al koynuna yar

Senin için daglari deler yol açarim yar
Senin için denizleri kuruturum yar
Senin için gök kubbeyi Yerlere çalarim yar
Canim iste canim bile sana kurban yar

Daglar taslar uçan kuslar senin olsun yar

Deniz ve yer gökler hep yerinde kalsin yar
Gönlüm senden bir sey ister nasil desem yar
Alla beni pulla beni al koynuna yar

Saçlarina yildizlardan taç yapayim yar

Bir nefeste günesleri söndüreyim yar
Cira gibi ugrunda ben yanayim yar
Canim iste canim bile sana kurban yar

Yildizlar yerinde güzel birak dursun yar

Saçlarimi ellerinle oksa yeter yar
Gönlüm senden bir sey ister nasil desem yar

Alla beni pulla beni al koynuna yar

Rüzgar olup ince beline sarilayim yar
Çimen olup ayagina serileyim yar
Sürme olup gözlerine sürüleyim yar
Canim iste canim bile sana kurban ya

Dün gece çok güzel bir geceydi.. kulağımda Barış Manço şarkıları.. eskileri yaad ettik... Ah be Barış abi, sen ne güzel bir insanmışsın.. Ne güzel bir insan.. Insan hayallere takılı kalıp yaşadığında sanki aradan geçen zaman çok kısaymış gibi geliyor.. Hani burada o zamanlar sadece TRT int vardı.. her pazar günü 7'den 77'ye başlasın diye sabırsızlıkla beklerdik.. Dün gece geçmişe şöyle bir yolculuk yaptık. Onun şarkıları, onun besteleri, müzikte o tını, o içtenlik, koca bir hikayeyi birkaç satıra sığdırabilmek.. Hani bir resimle koca bir kitabın anlatamadığını anlatabilmek gibi bazen. "Gülpembe"yi babannesi için yazdıgını dün öğrendim. O şarkıyı her dinlediğimde bir eksiklik hissediyordum, ama artık tamamlandı :)

Unutma ki dunya fani
Veren Allah alir cani

Ben nasil unuturum seni

Can bedenden cikmayinca
***

Söz gümüşse sükut altınmış
Demek ki susmak daha kıymetli

Sessiz sakin durmak varken

Konuşup yorulana bilmem ne demeli
Aman yavaş aheste



Sonuçta hepimiz misafiriz bu dünyada. Bazıları vardır 80 sene boş boş yaşar, bazıları 30 seneye koca bir hayatı sığdırır. Biz göçüp gittikten sonra umarım arkamızda güzel şeyler bırakabiliriz. Sevdiklerimiz bizi güzel anılarla yaşatmaya devam ederler. Aradan 10 senenin geçmiş olduğunu anımsayınca gerçekten çok tuhaf oldum.. O kadar oldu mu ya? Sanki dün onunla ülke ülke gezerdik. Ondan sonra birçok "gezginler" türedi ama hiçbir zaman onun gibi olamadılar. "Kırk yılda bir gelir Barış gibisi..." 56 seneye o kadar çok şey sığdırmış bir insan. Aslında anlatmak istediğim daha birçok şey var ama.. İşte sürekli bölmek zorunda olduğumdan bir türlü bir bütünlük sağlayamadım. Belki daha sonra daha güzel ifade edebilirim içimdekileri. Ya birçok şarkısında öyle gizli manalar var ki, zaten derinlerine ineneyenler için bile müziği yetmeli. Her insan özeldir, her insan güzeldir ama bazıları farklıdır. İşte Manço'da o farklı olanlardan biriydi. Allah rahmet eylesin!
‘‘Ülkemizdeki şöhret meselesine gelince... Amerikalı bir meslektaşımın lafını çok tutmuştum. 2000'li yıllarda herkes meşhur olacak ama sadece 15 dakika için...’’
‘‘Ben gerçek bir rocker'ım. Belki kimse farketmiyor ama hayatımı hep rock felsefesine göre yaşadım. Çok gezdim, çok gördüm ve gördüklerim sayesinde bilgimi arttırdım... Hep sordum, sorguladım...’’
‘‘Yaşantımızın her dakikası programlıdır. Başka türlü bu tempo ayak uydurmak mümkün değil... Çalışmayı seviyorum, bu yaşam tarzımı da. Tek programlayamayacağımız şey ölümdür...’’
***
seyyah oldum dolaştım şu alemi
ah güzelim senin gibi bir vefasız görmedim ben
hayırsızı, kitapsızı, zalimi
bal böceğim senin gibi bir insafsız görmedim ben
şu dağlarda çiçek oldum, aşkından sarardım soldum
bakmadın bana bal böceği
yollarında toprak oldum, sen bastıkça ben kavruldum
görmedin beni bal böceği


seni gidi bal böceği, kim çözecek bu bilmeceyi
ateşte yanar pervane ben oldum derdimden divane
hele gel, yine gel, bir gece vakti koynuma gel

hele gel, yine gel, bir gece vakti koynuma gel

ama benim adım bal böceği
bekleyemem ben bu geceyi
gelirde koynuna girerim ama

sonrada batırırım iğneyi

14 Şubat 2009 Cumartesi

you and me

Çok Sevmek
Bizi kandıran o şarkılar, o mavi gece
O sıcaklığı beyaz ellerin, o ilk bakış
Sebepsizliğin sebep olduğu şafak vakti
O çok sevmek gecelerde o çaresiz aldanış.
Uzayan saçlar, alnında avuçlarımızın

İşte o, insanın bir yerde, aşka boyun eğmesi
Kırılmak, bölünmek, o hep bütünlenmek
O çok sevmek, tenin bir başka tene değmesi.
Yanmak mı o eski çağlarda yanmak

Kül olup savrulmak rüzgara karşı
İlk kesilmişliği mağrur ellerimizin
O çok sevmek, kanımızın o ilk akışı.

İşte pınarlar, testiler, ırmaklar, çeşmeler

Kanlı avuçlarla içmek aşkı kanmadan
O kıyılarımızdaki denizin ilk coşkunluğu
O çok sevmek büyütmek onu hep, orada o zaman

Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı

Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkûm olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.

Öyle delicesine, öyle korkunç, öyle çılgın

O çok sevmek o yanardağ, o ateş, o yangın..

Ü. Y. Oğuzcan