Bugun kutuphanede devamli gelen musterilerimizden birisi ile ayak ustu epeyce bir konustuk. Kendisinin uzun yillar Fas'da yasadigini bildigim icin, Fas mutfagi ile yeni gelen kitabi kendisine takdim etmistim. O da soyle bir inceledi ve benim zaten kendi yemeklerimi paylastigim bir blogum var dedi..
Konuya yemekten girdik, ama neler neler konustuk. Bu irkcilik ve yabancilik olayina bir Avrupalinin gozunden bakmak, farkli bir acidan olayi anlamami sagladi. Daha dogrusu benden 2 nesil oncesi belki de su anda yasadiklarimzi yasamis olan bir kadinin ayni evrelerden gecmesi cok ilgincti. Tarih gercekten tekerrur ediyor, mekanlar ve insanlar farkli olsa da.
Misal, babasi Hollandali ama annesi Fransizmis. Bir "calisma kampinda" tanismislar savas zamaninda. "Annem her hafta belli bir saatte polise gidip, kendini gostermesi gerekiyordu. Kaldi ki bir isi ciksa ve bir saat gecikse, polis hemen kapiya dayanirmis" diyordu. Hollanda kizarmis patatesi olan "patat"i ile meshurdur. Snackbar olayi var burada. Hani biraz bizim "donerci" kavraminda fast food olayi. Ama iste kadin anlatiyor. 50'li yillarda Hollanda'da kizarmis patatesin ne oldugunu bilmiyorlardi. Annem bize hafta sonlari yaptiginda, yine o pis Fransizin yemegi diye yadirgarlarmis. Bulundugumuz bolgede tek Katolik bizdik, digerleri Protestandi.. bu yuzden bircok aile cocuklari ile oynamamizi istemezdi, onaylamazdi diye anlatti.
Fransa'da yasayan teyzemi ziyarete giderken trende esimle karsilastim. Onun da ilk Avrupa seyyahattiydi. Kendisi bir Fas'li Arap'ti. Su anda Hollanda'da cok Fasli var, ama bunlarin bir cogu Berberi.. hani dagdan inme desem yeri var. En azindan benim tanidiklarim oyle ve sag olsun kadinda beni onayladi. Yine de bu Berberi halkinin 4 cesidi olmasina ragmen sanirim en kazmalarini Hollanda'ya gondermisler :P
Ailem evliligime karsi cikmadi dedi, aksine Hollanda'ya okumaya gelen bircok yabanci uyruklu ogrencileri misafir ediyorduk bize ait olan bir pansiyonda. Zaten o zamanlar bende bir kitapcida calisiyordum, hazirlik oluyan ogrencilere yonelik kitaplar satan. Onlarin bir coguna bisiklet binmesini ogrettim hatta. Sanki o zamani anlatirken.. farkli bir tini hissediyordum kadinin sesinde... Onun icin yabanci birisiyle evlenmeme ailem karsi cikmadi, dinimiz farkli olsa bile.
Onunla evlendikten sonra Fas'a tasindik ve yaklasik 25 sene Hollanda buyuk elciliginde gorev aldim. O zamanlar Fas Fransa'nin etkisi altindaydi ve dil olarak da zaten Fransizca konusuluyordu. Bizim icin Avrupa'dan pek farki yoktu. Bir ilke adim atmissiniz aslinda dedim, yani o zamanlar kitalar arasi ask bir yana, Fas'li biriyle evlenmek sanirim ender rastlanan bir seylerden biriydi dedim. O zamanlar Hollanda'da zaten hic Fas'li yoktu ki dedi. 70'li yillarin basinda ilk Turkler ve Faslilar buraya goc ettiler.
Artik 18 senedir Hollanda'da yasiyoruz. Buraya geri goc ettik. Kocaniz ulkesini ozlemiyor mu diye sordugumda.. Neden ozlesin ki? dedi. Zaten Lahey'in oturdugumuz semtte aynen Fas gibi, arattirmiyorlar kendilerini dedi. Sadece buradaki Fas'lilar gibi degil, o bir Arap, bu yuzden de buradaki Fas toplulugu tarafindan biraz dislaniyor. Bizim bazi yasadigimiz olaylari, kadin kendi gencliginde yasamis, Avrupali olmasina ragmen, hatta Hollandali olmasina ragmen, kendi ulkesinde bir yabanci olarak gorulmesi ne komik. Biz de burada bir "yabanciyiz" her ne kadar topluma ayak uydursan bile.. kendi memleketinde de "Almanci" olarak adlandiriyorlar. Anlamiyorum ya.. Insani neden insan olarak goremiyoruz, anlamiyorum..
Fas'li bir muslumanla evli, onceden Katolik olan Fransiz ve Hollanda melezi bir bayan. Giderken bana "cok gormeli, ve cok okumali, bunu sakin unutma" diye de soylemisti :)
Iste, cumartesi gunleri genelde boyle renkli geciyor...
Gülfem Aybike
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder